Gazeteci yazar İsmail Saymaz, Mersin'in Mezitli ilçesindeki Tece Polisevi'ne düzenlenen ve PKK'nin askeri kanadı HPG'nin üstlendiği saldırıya ilişkin bir yazı kaleme aldı.
Saymaz, Kasım 2016'dan bu yana Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın daha önce Twitter hesabı üzerinden attığı yorumlayarak "Demirtaş’ın HDP ve PKK’yi eleştirdiğini ve PKK’ye yanıt verdiğini" savundu.
Saymaz’ın yazısında “Demirtaş’ın PKK'ye çektiği rest” başlıklı kısımda şu ifadeler yer aldı:
“PKK, Mersin saldırısını üstlendiği bildirisinde, eylemi kınayan HDP’yi ve Selahattin Demirtaş’ı ihanetle suçladı.
Bildiride, ‘Faşist rejimin kimyasal silah kullanmasını kınamayan çevrelerin Kürt halkını ve değerlerini korumak için kendisini feda eden fedaileri hangi gerekçeyle olursa olsun düşman diliyle kınaması ancak sindirilmişlikle ifade edilebilir’ denildi.
HDP’liler suskun kalırken…
Demirtaş, dört tweet atarak, PKK’ye yanıt verdi.
‘Mahallenin ‘delisi, popülisti, tek adamı, sinmişi’ ya da karşı mahallenin ‘teröristi, katili’ olarak yaftalanmayı göze alıyorum’ diyerek, PKK’yi eleştirdi.
‘Konforlu alanlarından ‘siyaset’ yapanların çıtları çıkmasa da tek başıma bile kalsam inandığım doğruları savunmaktan vazgeçmeyeceğim’ dedi ve HDP’lilere eleştiri getirdi.
HDP ya da Demirtaş, PKK’yi ilk kez kınamıyor. Geçmişte onlarca kez kınadılar.
Ancak Demirtaş’ın PKK’ye çektiği rest Kürt siyasi hareketinde tarihi bir kırılma anlamına geliyor. Bugüne kadar Kürt meselesinde ağırlık merkezleri sıralanırken İmralı-Kandil ve HDP’den söz edilirdi. Artık Demirtaş’ı dördüncü merkez saymak gerekiyor.
Demirtaş’ın uzunca bir zamandır HDP hiyerarşisinin içerisinde olmadığı, dışlandığı ve yalnız bırakıldığı biliniyor. Ancak O, HDP’den ayrılıp partisini kuran Ayhan Bilgen’den farklı olarak kendisini HDP’nin siyasal kimliği ve toplumsallığı içerisinde konumlandırıyor.
PKK ne yaparsa yapsın, Demirtaş’ın HDP seçmeni nezdindeki sempatisini kıramıyor. HDP’liler en çok Demirtaş’ı seviyor. Demirtaş’ın başını çektiği mücadelenin nereye evrilebileceğini zamanla göreceğiz. Eğer Demirtaş, halk desteğini arkasına alabilirse Kürtlerin doğal liderine dönüşebilir. Eğer yapayalnız kalırsa, en iyi ihtimalle Leyla Zana gibi köyde inzivaya çekilir. Demirtaş, PKK’yi kınamakla kalmadı, şiddeti tümüyle reddederek, Kürt sorunun demokratik zeminde çözülebileceğini işaret etti. Demirtaş'ı yürekli duruşundan ötürü kutluyorum. Demirtaş’ın duruşu Türklerin ve Kürtlerin ortak geleceğini dert edinmiş her yurttaşı, bilhassa HDP’yi yüreklendirmeli.
Evet, Kürt sorununda muhatap İmralı ya da Kandil değil, HDP olmalı. Ancak HDP de 2015’in kanlı yazında yaşadığımız üzere halkın Kürt sorununda demokratik çözüm için verdiği milyonlarca oyu PKK’nin gasp etmesine göz yummamalı.
Aksi halde Mersin ve onu takip edecek terör eylemleri HDP’nin kapatma davasını hızlandırmaktan, Demirtaş ve diğer tutukluların cezaevinde kalacağı süreyi uzatmaktan başka bir sonuç vermeyecek. Kaldı ki ben PKK’nin, Kürt sorununda asıl ve tek muhatap olmak için bu sonucu arzuladığını düşünüyorum.”