Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin davada, aralarında Erhan Tuncel, Ramazan Akyürek, Yasin Hayal ve Ali Fuat Yılmazer'in de bulunduğu 11 sanık hakkında "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "Silahlı terör örgütüne üye olmak' ve "Kasten öldürme" gibi suçlardan açılan yeni davanın ilk duruşması bugün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, Hrant Dink’in eşi Rakel Dink ve çocukları “müşteki” sıfatıyla yer aldı.

RELATED VİDEO

İDDİANAMEDEN

İddianamede, Hrant Dink’in, azmettiriciler Yasin Hayal ve grubunca tasarlanıp tetikçi Ogün Samast tarafından öldürüleceğinden sanıklar Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer, Faruk Sarı, Yahya Öztürk ve Adem Sağlam’ın önceden haberdar oldukları, görev, yetki ve konumları gereği cinayeti önleme yükümlülükleri bulundukları, cinayeti işleyecek örgüte operasyon yapmayıp, Dink’e şahsi, fiziki ve mekansal koruma sağlamayıp FETÖ’nün yıkıcı emelleri doğrultusunda hareket ettikleri belirtildi.

10 Ekim’de katledilenler anıldı 10 Ekim’de katledilenler anıldı

Dönemin TEM Şube Müdürü sanık Yahya Öztürk ve komiser yardımcısı sanık Adem Sağlam’ın Dink cinayetinin azmettiricileri Yasin Hayal ve Erhan Tuncel hakkında önceki eylemlerimden dolayı adli işlemler yaptıkları, cinayet eylemini gerçekleştirecekleri eyleme dair tasarılarından haberdar oldukları bildirilen iddianamede, sanıkların cinayetin önlenmesi ve müdahale edilmesi noktasında yetki ve sorumlulukları bulunmasına rağmen olay tarihine dek görevlerini yerine getirmekte kasıtlı olarak ihmalli davrandıkları ve cinayetin işlenmesini sağladıkları kaydedildi.


Sanıklardan Hayal’in, sanık Tuncel’in de katılımıyla, siyasi saiklerle suç işlemek için oluşturduğu teşekkülün zaman içinde örgütsel bir yapıya dönüştüğü anlatılan iddianamede, Hayal’in Dink’in öldürülmesi olayını, örgütün işlemeyi amaçladığı bir suç olarak kararlaştırdığı, suç örgütünün üyesi oldukları anlaşılan diğer sanıkların örgütün faaliyeti kapsamında Ogün Samast’ın suçu işlemesini teşvik etmek, suç işleme kararını kuvvetlendirmek, nasıl işleneceği hususunda yol göstermek suretiyle “öldürme” suçuna yardım ettikleri aktarıldı.

İddianamede, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün Hrant Dink cinayeti sonrasında öncelikli olarak İstanbul İstihbarat Müdürlüğünü ele geçirdikleri, daha sonra bu şubenin imkanları ile Ergenekon, Balyoz, Ayışığı, Askeri Casusluk, Cizre/Temizöz, Devrimci Karargah, Tahşiye, Selam-Tevhid, 17/25 Aralık operasyon ve davalarını başlattıkları ifade edildi.

Örgütün, devamında 15 Temmuz hain darbe girişimine giden süreci başlattıkları, bu nedenle her ne kadar sanıklar hakkında doğrudan FETÖ üyesi olduklarına ilişkin somut delil elde edilememişse de ele geçen bir kısım delillerle sanıkların FETÖ’nün yönetici ve üyeleriyle belli bir irtibatlarının olduğu kaydedildi.

Bu irtibatla sanıklar Tuncay Uzundal, Zeynel Abidin Yavuz, Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Ersin Yolcu ve Ahmet İskender’in Hrant Dink cinayetini işlerken ve sonrasında bu örgütün çıkar ve amaçları doğrultusunda hareket ettikleri vurgulandı.

Sanıklar Yahya Öztürk ve Adem Sağlam’ın “anayasayı ihlal”, “belli bir yükümlülüğün ihmaliyle kasten öldürmeye neden olmak” ve “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlarından ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet ve 22 yıl 6’şar aydan 35’er yıla kadar hapisleri talep edildi.

Sanıklar Ramazan Akyürek, Faruk Sarı ve Ali Fuat Yılmazer’in “anayasayı ihlal” suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapisleri talep edilen iddianamede, sanıklar Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz, Tuncay Uzundal, Erhan Tuncel, Ersin Yolcu, Ahmet İskender’in “terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” suçundan 5’er yıldan 10’ar yıla kadar hapisleri istendi.

NE OLMUŞTU?

Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de genel yayın yönetmenliğini yaptığı gazetenin önünde öldürülmesine ilişkin 76 sanığın yargılandığı dava, 26 Mart 2021 tarihinde sonuçlanmıştı.

Dink’in ailesi kararın ardından yaptığı yazılı açıklamada, cinayetin, “siyasilerin, yargının, medyanın ve bazı devlet güdümlü sözde sivil toplum kuruluşlarının dâhil olduğu üç yıl süren bir hedef gösterme ve tehdit sürecinin sonunda gerçekleştiği” kaydedilmişti.