Çekirdek aileden geniş aileye, aile kurumundan, devlet kurumuna kadar her bir topluluğu yöneten, idare eden, sorumluluk alan, vebal yükünü yüklenen bir şahsiyet vardır.
Bir ebeveyn evladına; ahlakı, edebi, hayâyı, muhabbeti, hürmeti, maneviyatı, insani değerleri öğretmiyorsa; kurum idarecisi emrinde ki amirlerini teraziden geçirmiyorsa, hırsıza şamar, açgözlüyü ihraç, vurdumduymaza ceza, kınama vermiyorsa; kurum çökmüş, idareci ölmüş, onca fakir fukaranın alın teri birikiminden oluşan devlet malının büyük vebalinde boğulmuştur.
Yıllardır Ankara’dan gelen ödenekler, müjdeler 2-3 kişi arasında paylaşılmamış olsaydı, Hakkâri gibi küçük bir şehir şimdi işsizlikle anılmazdı. İşsizler göçü oluşmazdı, hala yola hasret evler olmazdı…
Bu gün halk tarafından sevilen Ali Vali’nin bu tür vahim durumların tekrarlanmaması adına bu yazı bir hatırlatma, ikaz, uyarı levhasıdır.
Hastanede kırılan bir iki fayans, sökülen derz dolgu yâda kirli oluşundan dolayı tüm katlarda ki fayans, lavabo, kapı değişimi ihale ediliyorsa…
Ülkede aynı müfredatla eşit okutulan ama yine de hep başarısızlık, sondan gelmeler nedeniyle İl Milli Eğitim camiası baştan sona sorgulanmıyorsa…
İl Özel idare bütçesiyle defalarca yapbozla yapılan seyir tepenin asıl yeri ve adına yakışanı şehrin tamamına hâkim Gopsi şehir tepe yapılmaması…
Belediyede herkese sözü olan ama maddi ve sorumsuzluk karamsarlığın ardına sığınarak hiç kimseye uğramayan ama kendi ihalelerinde varsa…
Kurumlarda vidası çıkan bir sandalye, üstü çizilen bir masa, kolsuz bir kapı bahanesiyle tüm kurumun demir başlarının ihale edilmesiyle kurumların israfından gelen krizlerin toplamından meydana çıkan devletin ekonomik krizi…
Sadece bir vidası eksik, kenarı çizilmiş, rengi işleyişe uyum sağlamıyor diye demirbaşlar depolarda istifleniyorsa, çürümeye terk ediliyorsa, hurdacı yolu gözetleniyorsa, yeniden ve sıfırı için ihale bekleniliyorsa; el insaf Ey Amir!…
Tüm idareci ve amirlere, elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin, şahsi koltuğunuzun vidası gevşediğinde tamir mi ediyor, ettiriyorsunuz yoksa hurdacı al yenisini alacağım mı diyorsunuz? Fayansınız çizildiğinde, camınız kirlendiğinde, kapı kolunuzun somunu düştüğünde, duvarınız çizildiğinde, darbe aldığında sadece o noktayı mı, yoksa koca evin masrafına mı giriyorsunuz?
Neden kendinize pintilik, fakir fukaranın devlet havuzunda biriken malı olunca yüzücüler gibi yüzüyorsunuz? Devlet baba denilerek devlet soyulmaz.
Tüm dönemlerde Ankara’dan Hakkâri’ye nice müjdeler geldi. Ama ne yazık ki dar boğazlardan halka doğru düzgün yansımadı. Çünkü devletle halk arasında köprü görevini yaptığını sanan bazı fakirler, feqîrlerden daha açtılar…
Günü 25 saate çeviren idareciye bağlı her kurumun başında ki amir de o uyuma ve ekibe uymak mecburiyetinde olmalı, yoksa başarısızlık kaçınılmazdır.
Ankara Hakkâri arasında sık sık halk adına dokunan mekiğin bir iki yutucuya değil de, halkın yararına, yarınlarına adaletle dağıtılacak yatırımlar, ya Hakkâri’de yıllardır oluşan birçok tapunun sonunu getirir. Yâda eski tas eski hamam meselesini, mesleğini devam ettirir.
Bu yatırımlar devlet maaşlı iki üç muhtaca mı? Yoksa binleri aşan ihtiyaç sahiplerine mi?
Göçü durdurur mu yada geri döndürür mü? Onu da zaman gösterir… Selam ve dua ile…