Hakkari, ülkemizin en doğusunda, İran ve Irak sınırında bulunan, tek giriş ve çıkışa sahip olan bir il. Sürekli göç veren ve ülke ortalamasının üzerinde genç işsizliğe sahip, ülkenin en yoksul illerinden biri olan Hakkari’den bahsediyorum.
Merkezi hükümet, işsizliği düşürmek için hiçbir yatırım yapmamış, dağlarında çinko, kurşun, bakır, demir vb. birçok maden çıkarılırken, Avrupa ülkeleri, Kanada, İran ve diğer ülkeler bu maden sahalarında yatırım yapmış, ancak halk bu yatırımlardan hiçbir refah payı alamamıştır. Demek istediğim, Hakkari halkı, ya memur, ya işçi ya da devlet yardımına muhtaç hale getirilmiş, 1990’lı yıllardan bu yana tercihini iktidardan ziyade muhalefetten yana kullanmıştır. Bu durum, hem milletvekilliği seçimlerinde hem de Belediye Başkanlığı, İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi üyeliklerinde bugüne kadar devam ede gelen bir durumdur.
Milletvekilliği genel seçimlerinde seçmen listelerine müdahale edemeyen AKP iktidarı, DEM Partisi eşbaşkanlarının basına yaptıkları açıklamalardan öğreniyoruz ki, son iki yerel seçimde başka ilde yaşayan, Hakkari’de kaydı olmayan vatandaşlar, seçmen kütüklerine kayıt yaptırılmış ve seçimde oy kullanmak için Hakkari il ve ilçelerinde oy kullanmışlar. Bu, son derece ciddi itham ve iddialar. Hakkari il ve ilçe seçim kurulları başkanları bu konuda kamuoyunu bilgilendirmeli.
Biz bu iddialı açıklamaları yapan DEM Parti yetkililerini iddialarını ispatlamaya, İlçe Seçim Kurulu Başkanlarının da yerel seçimlerin hilesiz ve dürüst yapılacağına dair ‘taşımalı seçmen’ diye tabir edilen, Hakkari’de ikamet etmeyen, herhangi bir hanede oturmayan fakat seçmen kütüğünde ismi geçen vatandaşların dışardan gelip oy kullanarak seçim sonucunu etkileyerek haksız ve hukuksuz rekabet yaratan bu durum hakkında ‘böyle bir şey olması mümkün değil’ diyerek açıklama yapmalarını ve seçmen kütüklerinin zaten herkese açık olduğunu, varsa böyle bir durumun siyasi partilerce Cumhuriyet Savcılıkları ile İlçe Seçim Kurulu Başkanlıklarına şikayet edilmelerini önermelerini bekliyorum.
Hakkari kenti, ülkenin diğer kentleri gibi, seçimlerin serbest rekabet içinde ve hiçbir şaibeye yer olmayacak biçimde sonuçlanmasını istiyorum. Artık hükümetin halkın tercihi doğrultusunda, hangi partiden olursa olsun, kazanan adaya mazbatasının verilerek göreve başlatmasını istiyorum. Antidemokratik bir usul olan ve iki dönemdir kayyum atanan belediyelerimize karşı, ülkenin her tarafında nasıl ki AKP, MHP, CHP, İYİ Parti, DEVA, Gelecek Partisi, Yeniden Refah Partisi ve ülkedeki diğer partilerin belediye başkanları, seçimi kazandıklarında AKP iktidarı tarafından görevden alınıp kayyum atanmıyorsa, aynı şekilde kentimizde ve ülkenin tüm bölgelerinde seçimi kazanan DEM Partili Belediye Başkanlarının her ne suretle olursa olsun görevlerinden alınıp yerlerine kayyum atanmalarını doğru ve etik bulmuyorum. Bu, ülkemizin demokrasisine olan inancımız, hak, hukuk ve adalet anlayışımızı gerektiriyor. Ülkemizde demokratik kurum ve kuruluşların görevlerini layıkıyla yapmaları, herkesin kanun önünde eşit olduğunu ve yasaların herkese aynı şekilde uygulandığını görmek bizim en doğal hakkımızdır diye düşünüyorum. Vesselam.