Kürt meselesi mayınlı bir arazi ve muhalefet bu mayınlı araziye girmekten imtina ediyor. Muhalefet ürkek davrandıkça iktidara manevra alanı açılıyor, hatta zaman zaman mavi boncuk dağıtmayı da denemiyor değil.
HDP ise çok sıkışık ve dar bir alanda siyaset yapmaya çalışıyor, daha doğru bir ifadeyle mevzi almaktan öte bir siyaset üretemiyor. Siyasetsizlik en büyük siyaset gibi.
Kürt siyaseti hep kapalı kapılar ardında şekilleniyor olmasının yegane sebebi; Kürt meselesinin açıkça konuşulmayan bir konu olmasının yanı sıra Kürt siyasetçilerinde daha çok arka kapı siyaseti izlemek durumunda kalıyor olmalarıdır. Bu duruş hem milliyetçi, hem sosyal demokrat hem de İslamcı cenahta yer alanlar için geçerli.
Bu vaziyetin en önemli sebebi, Kürt meselesinin bir ucunda silahlı bir hareketin yarattığı sorunların payı büyük. Kısacası Kürt meselesi provokasyona açık kaygan bir zemin üzerinde duruyor.
Türkiye seçim sathına giderken dahi muhalefet partilerinin Kürt sorununun çözümüne yönelik politikasızlığı devam ediyor. Kürtlerin haklı ve meşru beklentilerini karşılayacak bir muhalefet henüz yok. Kürtler açısından ne iktidar ne de muhalefet ikna edici politikalar geliştiremiyor. Ancak unutmayalım Kürt seçmen, Türkiye seçimi için kritik bir öneme sahip.
Esasında millet ittifakı yada 6’lı masanın üzerinde uzlaştıkları, parlamenter sisteme dönüş, demokrasi, temek haklar, özgürlükler başta olmak üzere pek çok konudaki Türkiye’nin ihtiyacı, Kürt seçmeninde uzak olmadığı tahayyüldür.
Muhalefetin en büyük partisi ve 6’lı masanın lokomotifi konumundaki CHP’nin iktidarı daha doğrusu AK Parti’yi Kürt meselesi konusunda bu günkü yanlışları üzerinden ziyade çözüm sürecindeki doğruları üzerinden eleştirilmesi muhalefetin Kürt meselesine yaklaşımını özetler nitelikte.
Siyaset sorunları çözme ve toplumsal beklentileri karşılamaya matuf olduğu oranda cazibesini korur. Muhalefetin Kürt meselesine dair bir çözüm önerisi var mıdır? Bu konuda topluma nasıl bir mesaj verilecek konu hakkında bir yenilik önermekte midir? Ezber bozan bir programa sahip midir? Bu ve benzer sorulara muhalefet cephesi doyurucu ve ikna edici cevap veremiyor.
Eğer muhalefet gerçekten güçlü bir alternatif olduğuna toplumun- seçmenin inanmasını bekliyorsa statükoya karşı net tavır almalıdır. Kürt seçmeni ve kitlesi ile olan münasebetini devletin (bürokratik oligarşi) çizdiği sınırların dışına çıkarmaya cesaret etmelidir. Devletin oyun alanı içinde kalmak, muhalefetin geleceğe dair inandırıcılığını zedeler.
Aslında bu konuda muhalefet iktidara göre çok daha avantajlı, siyasetten sorumluluğu olsa bile icra makamında olmadığından bugüne kadar çok da yadırganmadı. O yüzden muhalefet, iktidardan daha cesur daha özgürlükçü olmalı. Maalesef muhalefet halihazırda bu konuda halen iktidarın gerisinde kalıyor. Kürtlere ilişkin ikide bir çıkan çatlak sesler de muhalefete karşı şüphe bulutlarını artırıyor.
Kürt meselesinde muhalefetin geniş bir müktesebata sahip olmadığı gözlemlenmektedir. Siyasette bir günde iktidar olunur. Ancak ülkenin sorunlarını çözmek için iktidar olmak yetmez. Kapsamlı bir müktesebata, açık bir ufka, geniş bir vizyona ve derin bir cesarete sahip olmak gerek.
Sandık göründükçe Kürtlerin ne yapacağı daha çok konuşulacak, daha çok gündem olacak. Kürtlerin ne yapacağının, Kürtlere ne yapılacağı ve Kürtlere dönük neler söyleneceği belirleyici etken olacaktır.