AK Parti siyaset sahnesine çıkarken savunduğu ‘kurucu değerleri’ ile büyük ölçüde uzaklaşmış bulunuyor.

Toplumsal sosyolojiyi doğru analiz ettiğimizde, AK Parti hikayesinin kısa sürede tamamen bitmesi, çok mümkün değil. Ancak her seçim irtifa kaybettiği de bir gerçek. 2019 yerel seçimlerinden bu yana anketlere de eşlik eden bir kopuş yaşanıyor.

Hukuksuzlukları, adalete olan güven duygusunun kaybolmasını, devletin liyakatsiz kadrolara teslim edilmesini de eklediğinizde, AK Parti’nin neden geniş toplum kesimleriyle gönül bağlarının koptuğunu anlamak zor olmasa gerek.

AK Parti hikayesinin  zayıflaması, yıllardır hep bir değişim ve değişimden söz etmesi, ancak bugüne kadar bir türlü gerçekleşmeyen değişimin önünde uzun yıllar hem genel merkez hem yerel teşkilatların stabil ve statükocu kadroların büyük payı olduğu biliniyor.

Kuruluş hikayesinin başladığı ilk günden itibaren AK Parti’ye kalbiyle, emeği ile katkı sunan insanlar ve bu partiye gönül veren kitleler, herhalde uzun yıllar düşünselerdi, hikayenin böylesine dramatik bir şekilde biteceği akıllarının ucundan bile geçmezdi. Şu da bir gerçek ki her hikaye mutlu sonla bitmiyor.

AK Parti bir rota değişikliği yaşadığı, bu rota değişikliği ile ülkeyi otokratik lige tevil ettiği gözlerden kaçmıyor.

‘Hukukun üstünlüğü’ ve ‘yasaksız Türkiye’ idealiyle yola çıkan AK Parti iktidarının, özellikle ilk on yılındaki demokratikleşme ve kalkınma hamlelerini çok değerli olduğu için toplumun değişik kesimlerden ciddi destek alıyordu.

Son 10-12 yılında, hukuktan ekonomiye, eğitimden tarıma, bilimden sanayiye ve özgürlüklere kadar her alanda Türkiye tamiri imkansız kayıplar yaşadığı gün gibi ortada. Kısacası, AK Parti ‘eski Türkiye’ defterini kapatmayı kısmen başarmış olsa da ‘yeni Türkiye’ defterini bir türlü açamadı…

AK Parti 31 Mart’ta halkın sandıkta verdiği mesajı anlamamakta ısrar ederek yanlışlarına yeni yanlışlar ekliyor. Mevcut kadrolarla bir mucize olur mu bilinmez. Ama AK Parti’nin bu jakoben zihniyet yapısıyla geniş halk kitleleriyle buluşması pek mümkün gözükmüyor.

AK Parti genel başkanı ve cumhurbaşkanı her seçim sonrası, teşkilatlardan genel merkeze kadar bir değişimin yaşanacağını söylese de, bu anlamda dişe dokunur bir değişim yaşanmamıştır. Kimi zaman metal yorgunu, kimi zaman faydalı olmayacakların bir köşeye çekilmesi, yeni kadrolara yol verilmesi metaforu  havada kalmıştır. Yalnız şunu da gözden kaçırmamak lazım. Kadro değişimi tek başına bir anlam ifade etmez. Kuşatıcı, kucaklayıcı ve evrensel hukuk normları esas alan bir politika geliştirilmediği sürece bugünkü  akıbetin değişmesini beklemek saflık olur.

Değişim ve dönüşümün hayata geçirilmesi için, ilk kademeden ana kademeye oradan genel merkeze kadar fikir üretecek, entelektüel kadroların eliyle mümkün olacaktır. Entelektüellerin yokluğu, sıradan insanlara alan açar. Entelektüel olmayan kişi eğitimli olmasına rağmen zihinsel olarak pasiftir. Kendisine söyleneni eleştirmeden, süzgeçten geçirmeden kabul eder. Bir toplumunda entelektüellerin işlevi, o toplumun sorunları hakkında düşünmeye öncülük etmektedir.

Bir çok il, ilçe ve belde  için mevcut kadrolarla yola devam edileceği yönünde iddialar dinlendirilmektedir. Yerel bazda;  bugüne kadar sayısal anlamda oy getirisi olmayan fikir ve politik katkı sunmayan, gençlik kolları, kadın kolları, ilçe ve belde teşkilatlarının devamı yönünde karar kılınması değişim ve dönüşümün olmayacağının belirtisi olarak algılanmaktadır.

Siyasi partilerin başarılı olması için en alt kademeden en üst kademeye kadar entelektüel kadrolara ihtiyaç olduğu ilanın malumu. Parti örgütlerinin başarısı nitelikli kadroların halkla olan iletişim düzeyi belirleyecektir. AK Partinin bu kadrolara sahip olduğunu söylemek zor. AK Parti iktidar olduğu günden bu güne  22 yıl geçti. Bu zaman sürecinde, Türkiye sosyoloji çok değişti. Ancak AK Partinin mevcut kadroları bu sosyoloji okumakta güçlük çekiyor.

Hasılı kelam; AK Parti kurumsal ve motivasyonel unsurlardan yoksundur. Siyasi başarı için görkemli açıklamalar yeterli değil; halk desteğini almak da gerekli.

Siyaset fikirle yapılır; istikamet verici bir fikir yoksa, siyasetçi kadük kalıyor demektir. Ak Parti’nin güvenlikçi-milliyetçi pistin dışına çıkarak siyasi bir yenilenmeye ihtiyacı olduğu açık.